16 Aralık 2010 Perşembe

VADE FARKI - KUR FARKI - FİYAT FARKI



Vade farkı – Kur farkı – Fiyat farkı nedir? Nasıl ve ne zaman uygulanır? Uygulanırsa KDV ye tabimidir? İtiraz edilebilir mi? Nasıl itiraz edilir? Hep merak konusu olmuştur.

Uygulamada sıkça kavram kargaşasına neden olan bu üç unsur esas itibariyle birbirleri ile aşağı yukarı aynı anlamları ve içeriği ifade etmektedir.

Vade ve kur farkları mal ve hizmet bedelinin geç ödenmesi ile ilgili olarak talep edilen bedellerdir. Fiyat farkı ise talep veya sipariş edilen malın kalite veya malzemesinin farklılaştırılması nedeniyle ortaya çıkacak maliyet farkının talep edilmesidir.

Vade farkı – kur farkı – fiyat farkı faturalarının, mal teslimi veya hizmet ifası sonrası doğan bir alacağın varlığını kanıtlamak için düzenlenen bir ticari vesika olup olmadığı konusu uygulamada hukuken tartışma konusudur.

Öncelikle fatura ile ilgili olarak yasalarda var olan düzenlemeleri hatırlayacak olursak,

ü      Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, "Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veya bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir."

ü       Vergi Usul Yasası'nın 229'uncu maddesinde yer alan tanımlamadan da anlaşılacağı üzere "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır."

Her iki yasa maddesinde de faturanın satılan bir mal veya yapılan bir iş karşılığında düzenlenebileceği hususu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda da fatura ‘ticari vesika'dır.

ü       Türk Ticaret Yasası'23/2 inci maddesinde yer alan düzenleme gereği "bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hususunda bir itirazda bulunmamışsa içeriğini kabul etmiş sayılmaktadır.

Dolayısıyla gerek mal ve hizmet faturası gerekse Vade farkı - Kur farkı - Fiyat farkı faturalarına itiraz her biri açısından ayrı ayrı ve süresinde yapılmalıdır.

ü       Fatura Vergi Usul Yasası'nın 231/5'inci maddesi uyarınca malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.

Gerçekte; fatura satılan bir malın alıcıya teslim edildiğini ispat eden bir belge olarak dikkate alınmamalıdır. Ayrıca faturanın düzenlenmesi ve hatta faturada muhatap gösterilen kişiye (alıcıya) gönderilmesi herhangi bir satım akdinin varlığına karine teşkil etmez.

ü        Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca "Şifahen, telefon veya telgrafla yapılan mukavelelerin veya beyanların içeriğini teyiden bir yazıyı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğu kabul edilmiş sayılır."

Satım akdinde "hilafına adet veya mukavele mevcut değilse satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle" yükümlüdür.

Şimdi bu düzenlemeler ışığında konuyu özetleyecek olursak,

Vade Farkı

ü        Vade farkı faturalarının düzenlenebilmesi için satış akdinde özel bir hükmün bulunması gerekmektedir. 

ü      Vade farkı hukuki açıdan faiz niteliğinde değildir. Bu nedenle bir alacak veya borcun vadesinde             ödenmemesi halinde mal ve hizmet bedeline eklenme yapan bir unsur olarak kabul edilir.

Katma Değer Vergisi Yasası'nın 24/c maddesi uyarınca ‘vade farkı' matraha dahil bulunmaktadır. Bu bağlamda da vade farkı faturaları üzerinden ayrıca Katma Değer Vergisi hesaplanması gerekmektedir.

Faturaların altında yer alan ‘gecikme halinde vade farkı veya faiz' alınacağına ilişkin kayıtlar, fatura muhteviyatında olmamakla beraber böyle bir kaydı içeren faturanın karşı tarafa (alıcıya) tebliğ halinde, bu kayda itiraz edilmezse, taraflar arasında bu hususta anlaşma oluştuğunun kabulü gerekmektedir.

Ancak Faturaya "bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir" ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği edilmesinde karşı tarafça Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesinin 2'nci fıkrası uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmese dahi sadece fatura münderecatı kesinleşmiş olacaktır. Vade farkının borçlu tarafça kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceği hususu aynı madde de hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla vade farkı ile ilgili hususların fatura üzerine şerh verilerek değil de ayrı bir sözleşme ile belirlenmesinde yarar vardır.

Kur Farkları

Bedelin döviz cinsinden ifade edildiği yani fatura bedelinin döviz olarak tanzim edildiği işlerde, geç ödeme nedeniyle ortaya çıkan kur farkı, esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan mal ve hizmetin bedeline ekleme yapan bir unsurdur.

Bu nedenle prensip olarak vergi matrahına dahil edilmesi gerekir ve kur farkı faturalarında ayrıca Katma Değer Vergisi hesaplanır.

Uygulamada bedel döviz olarak ödendiğinden ödeme anında fark olumlu veya olumsuz kendiliğinden oluşacaktır. Bu nedenle ayrıca bir sözleşmeye gerek yoktur.

Fiyat farkı

Fiyat farkı konusunda; mali ve hukuki mevzuatlarda detaylı bir tanımlama mevcut olmamakla birlikte teslim veya hizmetin kararlaştırılan tarihten önce yapılması; kalitesinin daha iyi olması, malzemelerin nitelikli olması gibi nedenlerle ödenen ilave paralardır.

Bu özelliği gereği esas itibariyle fiyat farkı mal bedeline ait bir ödeme niteliğinde değil malın kalite, nitelik veya teslimi gibi hususlarda yapılacak iyileştirme için maliyetlerde meydana gelebilecek artışları karşılamak amacıyla ilave olarak yapılacak ödeme niteliğindedir.

Dolayısıyla hizmet ifası gibi mütalaa edilmesi gerekir.

Katma Değer Vergisi Yasası'nın 24/c maddesi uyarınca ‘Fiyat farkı' matraha dahil bulunmaktadır. Bu nedenle fiyat farkı faturaları üzerinden ayrıca Katma Değer Vergisi hesaplanması gerekmektedir.

Fiyat farkı uygulanması ve talep edilmesi için ayrıca ikinci bir sözleşme veya yeni bir sözleşme gerektiği açıktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder