16 Aralık 2010 Perşembe

İMALATA YANSITILAN FİNANSMAN GİDERLERİ

Vergi Usul Kanunun 259 'uncu maddesi uyarınca "Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur."
Vergi Usul Yasası'nın 175' inci maddesine göre imal edilen emtianın tam ve yarı mamuller dahil olmak üzere maliyet bedeli aşağıdaki unsurları içermektedir.
a-Mamulün vücuda getirilmesinde sarf olunan iptidai ve hammaddelerin bedeli,
b-Mamule isabet eden işçilik,
c-Genel imal giderlerinden mamule düşen pay,
d-Genel idare giderlerinden mamule düşen pay,
e-Ambalajlı olarak piyasada arz edilmesi zaruri olan mamullerde ambalaj malzemesi bedeli,
Yasal düzenleme gereği genel idare giderlerin mamule düşen payın maliyete katılması ihtiyaridir.
Ancak Katma Değer Vergisi Yasası'nın 27/4 maddesi uyarınca emsal bedelin belirlenmesi sırasında genel idare giderleri ile genel giderlerden mamule düşen hissenin bedele katılması zorunludur.
Mükellefler, imal ettikleri emtianın maliyet bedellerini yukarıdaki unsurları içermek koşuluyla diledikleri usulde belirleyebilmektedirler.
Uygulamada finansman giderlerinin genel imal gideri mi? yoksa genel idare gideri olarak mı dikkate alınacağı konusu sorun yaratmaktadır.
Vergi idaresi bir malın üretilmesi veya iktisap edilmesi ile ilgili olarak yapılan finansman giderlerinin genel imal gideri niteliğinde olduğu görüşünde iken, yargı kararlarında finansman giderlerinin çoğunlukla genel idare giderleri içinde yer aldığı kabul edilmektedir.
Çoğu kez işletmeler tarafından kullanılan kredinin maliyetini oluşturan unsurlar toplamının ne kadarının imalatta kullanılan ilk ve hammaddenin maliyetini doğrudan etkilediğini belirlemek için çok ayrıntılı ve titiz bir çalışmanın yapılması zorunlu olmaktadır.
Bu zorluk nedeniyle finansman giderlerinin tamamı üzerinden stok maliyetine pay verilmesi ve finansman giderlerinin maliyet bedeliyle ilgilendirilmemesi yönünde oluşan görüşler daha kabul görmüş bulunmaktadır.
Bu görüş sahipleri finansman giderlerinin doğrudan giderleştirilmesini önermektedir.
Bir giderin, genel imalat veya genel idare gideri olarak kabul edilerek mamulün maliyetine katılabilmesi için, o giderle gerçekleşen imalat arasında bir bağlılığın bulunması zorunludur. Üretimle açık bir ilgisi ve bağlantısı bulunmayan giderlerden, özellikle genel nitelikte kullanılan kredilerden kaynaklanan maliyetlerden pay verilmemesi gerekmektedir.
Kullanılan kredinin imalatın oluşumu ile bağlantısı eğer açık bir şekilde belirlenebiliyorsa, bu takdirde söz konusu kredi maliyetinin imalat maliyetine yansıtılması gerekir. Bu aşamada söz konusu kredinin genel nitelikte olması, imalat dışında işletmenin genel ihtiyaçları içinde kullanılmış bulunması halinde kullanılan kredinin ne kadarının imalat maliyetine yansıtılabileceği hususu tartışma konusu olmaktadır.
Ayrıca finansman gideri kavramı dar anlamda işletmenin ihtiyaç duyduğu nakit için üstlenmiş bulunduğu maliyeti ifade etmektedir. Geniş anlamda ise finansman giderleri doğrudan yabancı kaynak kullanımının işletmeye getirmiş bulunduğu kur farkı, komisyon, kâr payı faiz, cezai şart, prim ve benzeri nitelikte yüklerin toplamını ifade etmektedir.
Finansman maliyetinin imalata yüklenmesi aşamasında, yüklenim konusu olacak finansman giderlerinin dar anlamda mı olduğu yoksa geniş anlamda finansman giderlerini kapsamakta olduğu konusu da yapılması öngörülen maliyet yükleminin belirlenmesi açısından önemli olmaktadır.
Yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle özellikle imalatçı kuruluşlarda ortaya çıkan finansman giderlerinden maliyete pay verilmesi konusu, yürürlükte bulunan vergi hukukumuz açısından yeterince açık değildir.
Ülkemizde finansman sorunlarının özellikle kredi kullanılarak aşılmasında kullanılan kredilerle işletmenin tüm sorunlarının karşılanmasının amaçlandığı gözlenmektedir. Böyle bir durumda yapılan incelemelerle kullanılan kredi maliyetlerinden imalata pay aktarımı sırasında hesaplama hataları yapılabilmektedir. 
Konu ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların idare aleyhine sonuçlanması nedeniyle Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 238 sıra numaralı Vergi Usul Yasası Genel Tebliği'yle yapılan açıklamalar çerçevesinde satın alınan emtianın işletme stoklarına girdiği tarihten sonra ortaya çıkan kur farkları ile banka ve diğer finansman kurumlarından alınan kredilere ilişkin faiz, kur farkı ve komisyon giderlerinin maliyete intikalini mükelleflerin ihtiyarına (tercihine) bırakmış bulunmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder