ÖMER KALIN YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK
12 Ekim 2012 Cuma
17 Eylül 2012 Pazartesi
Vakıf Üniversitelerine vadeli çek ile yapılan bağışlar
Gündemde olan konularda biride vakıf
üniversitelerine vadeli çek karşılığında yapılan bağışları gider kaydedilip
kaydedilmeyeceği ile vadeli çeklerde giderin hangi tarih itibariyle kaydedileceğidir.
Konu ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığınca verilen 21.06.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-611
sayılı özelge bu konuya açıklık getirmektedir.
Söz konusu özelge aşağıda özetlenmiştir.
21.06.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-611
sayılı özelge;
5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun "Diğer İndirimler" başlıklı 10 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinde, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il
özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi
muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel
araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz
karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum
kazancının % 5 ine kadar olan kısmının; (ç) bendinde de fıkranın (c) bendinde
sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak
(kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla
öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu,huzurevi ve bakım ve
rehabilitasyon merkezi inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin
inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut
tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve
aynî bağış ve yardımların tamamının kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde
ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirim konusu yapılabileceği
hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan,
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun "Mali kolaylıklar"
başlıklı 56 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, üniversiteler ve
yüksek teknoloji enstitülerinin genel bütçeye dahil kamu kurum ve kuruluşlarına
tanınan malî muafiyetler, istisnalar ve diğer malî kolaylıklardan aynen
yararlanacakları, gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından
üniversitelere ve yüksek teknoloji enstitülerine makbuz karşılığında yapılacak
bağışların, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık
beyanname ile bildirilecek gelirlerden ve kurum kazancından indirileceği
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun Ek 7 inci
maddesinde; "Vakıflarca kurulacak
yüksek öğretim kurumları, bu kanunun 56 ıncı maddesinde yer alan mali
kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade ederler."
hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 1 Seri No.lu
Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.3.2.6. Yükseköğretim kurumlarına
yapılacak bağış ve yardımlar" başlıklı bölümünde;
"5904 sayılı Kanunla 4/11/1981 tarihli ve
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 56 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan "nakdî" ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
5904 sayılı Kanunla yapılan bu
değişiklikle birlikte, Kanunun yayım tarihinden (3/7/2009) itibaren
üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerine yapılan aynî veya nakdî bağış
ve yardımların tamamı, beyanname üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi
matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir." ;
"Bağış ve
yardımlar" başlıklı 10.3.2. bölümünde;
"...
10.3.2.2.4. Bağış ve yardımın
belgelendirilmesi
Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve
yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate
alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.
.....
Nakdi bağışların indirilebilmesi, bağışı
kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan
hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontlarıyla belgelendirilmesi şartıyla
mümkündür."
açıklamalarına yer
verilmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret
Kanununun 692 ve devamı maddelerinde ise çekin görüldüğünde ödeneceği, buna
aykırı herhangi bir kaydın yazılmamış hükmünde olacağı belirtilmekte ve keşide
tarihi düzenleme tarihinden sonraki bir tarih olan çeklerin ise görüldüğünde
ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, çek bir ödeme aracıdır
ve görüldüğünde ödenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla keşide tarihi düzenlenme
tarihinden sonra olan bir çekin bankaya ibrazı anında ödenmesi gerekmektedir.
5941 sayılı Çek
Kanununun 3 üncü maddesinin sekizinci numaralı fıkrasında da "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme
tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 inci
maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili
olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak
hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî
ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi
tutulması şarttır." hükmü mevcuttur.
Öte yandan, 5941 sayılı
Kanunun geçici 1 inci maddesinin beşinci fıkrasıyla 31.12.2011 tarihine kadar
çekin, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya
ibrazı geçersiz kabul edilmiş bu tarih 6273 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesiyle
5941 sayılı Kanuna eklenen geçici 3 üncü maddenin beşinci fıkrasıyla 31.12.2017
olarak belirlenmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara
göre, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından vakıf üniversitelerine yapılan
bağış ve yardımlar kurum kazancından indirilebilecek olup 31.12.2017 tarihine
kadar çeklerin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek üzere muhatap
bankaya ibrazı ve tahsili mümkün olmadığından şirketiniz tarafından bir
üniversiteye çekle yapılan bağış ve yardım, söz konusu çekin üzerinde yazılı
tarih esas alınarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir. Ancak
üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının
ödenmiş olması halinde kurum kazancının tespitinde ödemenin gerçekleştiği
tarihin esas alınacağı tabiidir.
12 Eylül 2012 Çarşamba
İhraç kayıtlı alınan ancak süresinde ihraç edilememesi nedeniyle izleyen yıl rücu yoluyla ödenen KDV nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV)
Kanununun;
11/1-c maddesinde, ihraç edilmek şartıyla
imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait KDV nin
ihracatçılar tarafından ödenmeyeceği, mükelleflerce tahsil edilemeyen ancak
ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu verginin vergi dairesince
tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunacağı,
Söz konusu malların ihracatçıya teslim
tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içerisinde ihraç edilmesi halinde
tecil edilen verginin terkin edileceği,
İhracatın yukarıdaki şartlara uygun olarak
gerçekleşmemesi halinde, tecil olunan verginin, tahakkuk ettirildiği tarihten
itibaren 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı
ile birlikte tahsil olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu şekilde ihraç kayıtlı satış yapandan
tahsil edilen KDV nin genel hukuk kuralları çerçevesinde ihracatçıya rücu
edilmesi mümkündür.
Süresinde gerçekleşmeyen ihracat nedeniyle
ihraç kayıtlı satış yapan mükellefin ödediği KDV nin ihracatçıya rücu edilmesi
halinde ihracatçı tarafından rücu hükümleri gereği ihraç kayıtlı satış yapana
ödenen KDV nin takvim yılını aşması halinde indirim konusu yapılıp
yapılamayacağı hep tereddüt konusu olmuştur.
Gelir İdaresi Başkanlığınca bu konuda
verilen 27.07.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.11-2337 sayılı özelge;
“İhraç kayıtlı alınan
mallara ilişkin yüklenilen KDV, ihracatçı açısından ihracatın yapılması gereken
3 aylık sürenin sonu itibariyle indirilebilir hale geldiğinden, ihracatçının
süresinde ihraç edemediği mallara yönelik yüklendiği KDV'yi en erken 3 aylık
sürenin bitiş gününü takip eden günün dahil olduğu dönem içinde ve nihai olarak
o dönemi kapsayan takvim yılı içerisinde indirim konusu yapması mümkün
bulunmaktadır. Diğer bir deyişle ihraç kayıtlı teslimlerde ihracatın
gerçekleşmemesi halinde, ihracatçı için indirilecek KDV bakımından vergiyi doğuran
olay ihracat için zorunlu olan sürenin bitimini takip eden gün itibariyle
meydana gelmektedir.”
Şeklindedir.
Buna göre;
Örneğin Ekim/2011 döneminde ihraç kaydıyla
teslim alınan ancak, 3 aylık süre içerisinde ihraç edilemeyen mallara ilişkin ihracatçı
tarafından rücu yoluyla ödenen KDV, üç aylık sürenin bitimini takip eden 1
Şubat 2012 günün dahil olduğu 2012 takvim yılı aşılmamak suretiyle indirim
konusu yapılabilecektir.
10 Eylül 2012 Pazartesi
Vergi Usul kanunda yapılan değişiklikler
6322
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun bazı
maddelerinde yapılan değişiklikler,
Sağlık hizmeti sunucuları ile
optisyenlik müesseselerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna düzenledikleri faturalarda
süre,
Makiye Bakanlığınca faydalı ömürleri belirlenen amortismana tabi iktisadi kıymetler,
396 nolu VUK Genel tebliği ekinde yer alan form Ba ve form Bs ile bildirim ödevleri
İle ilgili
açıklamaları içeren 418 seri nolu Vergi Usul Kanun Genel tebliği yayımlandı. Söz
konusu genel tebliğ hükümleri aşağıda başlıklar halinde özetleniştir.
1. V.U.K. nu 112 inci Maddede Yapılan
Değişiklik
213 sayılı Kanun kapsamında olan
vergi, resim ve harçlar ile bunlara bağlı olarak hesaplanan gecikme faizi,
gecikme zammı ve pişmanlık zammının, ayrıca vergi cezalarının 112 inci maddenin
dördüncü fıkrasına göre iade edilmesi sırasında mükelleflere faiz ödenmesi söz
konusu olacaktır.
213 sayılı Kanun kapsamına dâhil
olmayan ancak, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre
tahsil edilen diğer amme alacaklarının iadesinde ise 112 inci maddeye istinaden
faiz hesaplanması mümkün değildir.
213 sayılı Kanunun 116 ıncı
maddesinde tarif edilen, 117 ile 118 inci maddelerinde de sayılan vergi
hataları sebebiyle mükelleflerden fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin
iadesinde 112 inci maddenin dördüncü fıkrasına göre faiz hesaplanması
gerekmekte olup, faiz hesaplanmasına dair yeni durum aşağıda izah edilmektedir.
Değişiklikten önceki hükme göre,
fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince
mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı
tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu vergilerin üç aylık
sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe
kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi
oranında hesaplanan faizi ile birlikte iade edilmesi icap etmekteydi.
Maddenin yeni hâline göre ise, fazla
veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın
mükelleften kaynaklanması hâlinde müracaat tarihinden, diğer hallerde tahsil
tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar hesaplanacak
faiz ile iade edilecektir.
Örneğin, mükellef daha evvel vermiş
olduğu gayrimenkul sermaye iradına ilişkin gelir vergisi beyannamesinde beyan
ettiği vergiyi ödemiş ve bilahare vergi hatası sebebiyle fazla vergi beyan
ettiği gerekçesiyle düzeltme beyannamesi verip durumu açıklayan yazılı izahata,
ilgili vergi dairesine vereceği dilekçede yer vererek ödediği verginin iadesini
(mahsuben veya nakden) talep etmişse, düzeltme talebinin kabul edilmesi
halinde, mükellefe iade edilecek vergi için vergi dairesine müracaat tarihinden
düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar faiz hesaplanacaktır.
Diğer taraftan, fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin iade edilebilmesi için
varsa gerekli bilgi ve belgelerin tamamlanmasının ve vergi dairesine verilecek
dilekçeye ilave edilmesinin icap ettiği tabiidir.
Düzeltme fişinin 213 sayılı Kanunun
tebligata dair hükümlerine göre bilinen adresinde, ilanen veya mükellefin
rızası dâhilinde dairede tebliğ edilmesi gerekmektedir. Düzeltme fişinin ilanen
tebliğinde, 345 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (A) bölümünde
yapılan açıklamalar dikkate alınacaktır. Madde hükmüne göre mükellefe ödenecek
faizin nispetine dair bir değişiklik yapılmadığından 6183 sayılı Kanuna göre
belirlenen tecil faizi oranında ve tecil faizi için belirlenen usule göre faiz
hesaplanmasına devam edilecektir.
Vergi kanunları uyarınca iadesi
gereken vergilerin (örneğin katma değer vergisi iadeleri) iadesinde ise 6322
sayılı Kanunla herhangi bir değişiklik yapılmadığından uygulamaya aynı şekilde
devam edilecek ve vergilerin gerekli bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi
takip eden üç ay içinde iade edilmemesi hâlinde, bu tutarlara üç aylık sürenin
sonundan düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre
için faiz ödenecektir.
2. Vergi Usul Kanununa Eklenen
Geçici 29 uncu Madde
6322 sayılı Kanunun 16 ıncı
maddesiyle 213 sayılı Kanuna eklenen Geçici 29 uncu maddede “Bu Kanunun 112 inci
maddesinin (4) numaralı fıkrası, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra
fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanır.” hükmüne
yer verilmiştir.
Buna göre, 213 sayılı Kanunun 112 inci
maddesinin (4) numaralı fıkrasındaki değişiklik sonrası hüküm, 6322 sayılı
Kanunun yürürlüğe girdiği 15/6/2012 tarihinden sonra fazla veya yersiz olarak
tahsil edilmiş olup da iadesi söz konusu olan vergiler için tatbik edilecektir.
3. Sağlık Hizmeti Sunucuları ile Optisyenlik Müesseselerinin Sosyal Güvenlik
Kurumuna Düzenledikleri Faturalarda Süre
Maliye Bakanlığının yetkisine
istinaden sağlık sektöründe faaliyet gösteren ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile
sözleşme/protokol imzalayan sağlık hizmeti sunucuları ile optisyenlik
müesseselerinin çalışanlar, emekliler ve bunların bakmakla yükümlü oldukları
kişilere verdikleri sağlık hizmetleri nedeniyle adı geçen Kuruma ay sonunda tek
bir fatura düzenleyebilmeleri uygun bulunmuştur.
4. Amortisman Listesine Yeni Eklenen İktisadi Kıymetler
Amortisman Listelerinde herhangi bir
sınıflandırmada yer almayan amortismana tâbi iktisadî kıymetlerin faydalı
ömürleri ve amortisman oranları, mükelleflerce yapılan başvurular üzerine, Maliye
Bakanlığınca belirlenmekte olup, belirlenen ömür ve oranlar dikkate alınarak
amortisman ayırabilecekleri, başvuruda bulunan mükelleflere yazı ile
duyurulmaktadır.
Söz konusu listede yer almayan
iktisadi kıymetlere ilişkin olarak uygulama birliğini sağlamak amacıyla, 333
sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin ekinde yer alan Amortismana
Tabi İktisadi Kıymetler listesine 418 seri nolu V.U.K. Genel tebliği ile yeni
eklemeler yapılmıştır. Eklemeler 418 nolu tebliğin EK-1 inde de mevcuttur.
Ayrıca; Kullanıldıkları
süreç gereği faydalı ömürleri bir yıldan fazla olmayan bakır ve bakır
alaşımlarından ekstrüzyon ve soğuk çekme kalıplarının amortismana tabi iktisadi
kıymet olarak dikkate alınmaması ve işletme malzemesi olarak değerlendirilip
muhasebe kayıtlarına doğrudan gider olarak intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.
5. 396 Sıra Numaralı Vergi Usul
Kanunu Genel Tebliğinde Yapılan Değişiklikler
396 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliğinin;
- 1-KAPSAM
bölümüne aşağıdaki madde eklenmiştir.
“1.1.7. İflas eden mükellefler için bildirim
yükümlülüğü iflasın açıldığı tarihi ihtiva eden dönemden sonra sona erecektir.
İflasın kaldırılması durumunda ise bildirim yükümlülüğü, kaldırılma tarihini
ihtiva eden dönemden itibaren tekrar başlayacaktır.”
- 3.2.2 numaralı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“3.2.2. İthalat işlemlerinin form Ba ile
bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat
işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği
tarih dikkate alınacaktır.
Ayrıca serbest bölgelerde faaliyette
bulunan mükelleflerin yurt içiyle yaptıkları alış-satış işlemlerinin
bildirilmesinde; gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmesi hallerinde bu
beyannamelerin kapanma tarihleri ve tutarları, gümrük giriş veya çıkış
beyannamesi düzenlenmemesi durumlarında ise serbest bölge işlem formu tarihi ve
tutarı dikkate alınacaktır.
İthalat işlemlerinin form Ba ile
bildirilmesinde tutar alanına; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21
inci maddesi gereğince gümrük vergisi tarhına esas olan kıymet, malın gümrük
vergisinden muaf olması durumunda ise katma değer vergisi matrahını oluşturan
katma değer vergisi hariç bedel yazılacaktır.
Ayrıca, malın gümrük sahasına
getirildikten sonra kısım kısım ithalatın gerçekleşmesi durumunda, her bir
işlemin gerçekleştiği tarih dikkate alınarak bu Tebliğde belirtilen haddi
aşması halinde form Ba bildirimine dâhil edilecektir.
Bildirim formlarında alıcı veya satıcının
vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde “1111111111”, ihracat işlemlerinde
ise “2222222222” olarak kodlanacaktır.”
- 3.2.3 numaralı maddesine aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Diğer taraftan, serbest bölgelerden yapılan
mal ve/veya hizmet alım-satım işlemlerinin bildirilmesinde; serbest bölgede
faaliyette bulunan mükelleflerin Türkiye’deki merkez veya şubelerinden de
alım-satım yapılması hallerinde, Türkiye’den yapılan alım-satım işlemleri ile
serbest bölgedeki şubeden yapılan alım-satım işlemleri ayrı satırlar şeklinde
bildirilecektir. Bu kapsamda yapılan bildirimlerde serbest bölgelerden yapılan
alım-satım işlemlerinin bildirildiği satırların ülke kodu kısmında “Serbest
Bölge” ifadesinin seçilmesi gerekmektedir.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)