8 Aralık 2010 Çarşamba

AYNI ANDA HEM DAVA AÇIP HEM DE UZLAŞMA İSTENEBİLİR Mİ?


Herhangi bir vergi incelemesi neticesinde İkmalen, veya resen tarh olunan vergi ve cezalara karşı normal koşullar altında genellikle, öncelikle VUK nun 376 ıncı maddesi gereğince cezalarda indirim veya vergi ve cezalar için uzlaşma istenir. Dava açma daha sonraki bir seçenektir.

Vergi ve cezalarla ilgili olarak indirim talep edilmesi veya uzlaşma istenilmesi, yapılan vergilendirme işlemin doğru olduğu ve mükellefçe aynen kabullenildiği anlamına gelmez. Uzlaşma isteyen mükellefin, uzlaşamadığı takdirde dava açma hakkı kaybolmamaktadır.

Ancak bazı hallerde hem dava açmak hemde aynı zamanda uzlaşma yoluna gitmek gerekebilir.

Örneğin, teminat ve haciz uygulamasının söz konusu olduğu durumlarda, uzlaşmaya başvuru, uzlaşma gününün belirlenmesi ve görüşmelerin yapılması 3-5 ay hatta daha fazla sürebilmektedir. Aynı süreler dava açılmasında da geçmektedir. Bu iki müessesenin ayrı ayrı yürütülmesi halinde yani önce uzlaşma istenmesi uzlaşma sağlanamazsa dava yoluna gitmeleri uzunca bir süreç gerektireceği için mükellefin fazla mağdur olmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle iki yol aynı anda tercih edilebilmektedir.

Peki yasal olarak buna imkan varmıdır?

Vergi Usul Kanunun EK 7 inci maddesi hükmü;

“Müddeti içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma talep ettiği vergi veya ceza için, ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde dava açma yoluna gidebilir.

Mükellef veya ceza muhatabı aynı vergi veya ceza için uzlaşma talebinden önce dava açmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.

Uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya (bunlardan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi her ikisine); adına sadece ceza kesilmiş bulunan, üzerinde uzlaşılan işbu cezaya karşı dava açamaz.

Uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef veya ceza muhatabı; tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.

Uzlaşmanın vaki olmaması halinde, yukarıdaki ikinci fıkra uyarınca durdurulmuş olan davanın görülmesine, keyfiyetin vergi dairesince işarı üzerine vergi mahkemesinde devam olunur.”
Şeklindedir.

Madde metni dikkatli olarak irdelendiğine yasal olarak böyle bir imkanın var olduğu görülmektedir. Kaldı ki konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığının, 21 Ekim 2009 Tarih ve 27/2792 - 413/99390 Sayılı özelgesi de mevcuttur. Söz konusu özelge de;

“Önce vergi mahkemesinde dava açılıp ardından uzlaşma talebinde bulunulması mümkündür VUK Ek Madde 7/2 ve Uzlaşma Yönetmeliği’nin 13. maddesi uyarınca, dava uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenemez. Herhangi bir nedenle incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. Uzlaşma sağlanırsa, durum vergi mahkemesine bildirilir ve dava incelenmeden reddolunur. Uzlaşma sağlanamazsa bu durumda vergi mahkemesine bildirilir. Mükellef uzlaşma gününden önce uzlaşma talebinden vazgeçerse, vergi mahkemesindeki dava kaldığı yerden devam eder.”

Denilmiştir.

Konuyu özetleyecek olursak,

ü  Mükellefler aynı anda hem dava açıp hem de uzlaşma isteyebilir.

ü  Mükellefin aynı anda hem dava açıp hem de uzlaşma istemesi halinde, yargılama süreci ile ilgili savunma, savunmaya cevap vs. gibi dosyanın oluşması ile ilgili işlemler yürüyebilir.

ü  Uzlaşmanın sağlanması halinde ise, mahkemedeki dava dosyası geri çekilir.

ü  Uzlaşma sağlanamaması haline ise dava devam ettirilir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder