13 Aralık 2010 Pazartesi

HEYKELLER, TABLOLAR VE BENZERİ SANAT ESERLERİ AMAORTİSMANA TABİ TUTULMAZ

        

 
Bir ticari işletmenin heykel, tablo ve benzeri nitelikte sanat eserlerini satın alarak işletmesinin değişik yerlerinde bu varlıkları sergilemek suretiyle işletmeye ayrı bir görüntü vermesi halinde bu varlıklar amortisman konusu yapılabilecek midir?

Böyle bir işletme; restoran veya bir otel olabileceği gibi uluslararası iş ilişkisi olan bir kuruluş da olabilir. Sıradan bir ticari veya sınai bir işletme olabilir. İşletmenin cinsi veya uluslar arası olup olmaması bir farklılık yaratacak mıdır?

Bu konu her zaman tartışma konusu olmuştur.

Bilindiği üzere Amortisman; işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalan gayrimenkullerin ve gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin, Vergi Usul Yasası'nın değerleme hükümlerine göre belirlenen değerlerinin, yine Vergi Usul Yasası'nda belirtilen esaslar ve süreler dahilinde yok edilmesidir.

Vergi Usul Yasası'nın 313'üncü maddesi gereği olarak bir iktisadi kıymetin amontismana tabi tutulabilmesi için aşağıdaki koşulların birlikte oluşması gerekmektedir.

ü  Bir iktisadi kıymetin işletmede kullanılması ve envantere alınması;

İşletmede kullanım deyimi, iktisadi kıymetin işletmenin aktifinde kayıtlı bulunmasını ve fiilen işletmede kullanılmasını ifade etmektedir. Vergi Usul Yasası'nın 320'nci maddesi uyarınca "Amortisman süresi, kıymetlerin aktifine girdiği yıldan başlamaktadır."

Envantere alınma tabiri ise söz konusu iktisadi kıymetin envanter defterlerinin ayrı bir yerinde, amortisman defterinde, dolayısıyla amortisman listelerinde gösterilmeyi ifade eder. Envantere alınması konusu, söz konusu iktisadi kıymetin işletmenin tasarrufunda olduğunu gösterir.

ü  Kullanım süresinin bir yılı aşması;

Bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için ‘işletmede bir yıldan fazla kullanılması ve yıpranmaya, aşınmaya ve kıymetten düşmeye maruz bulunması' gerekmektedir.

ü  Söz konusu iktisadi kıymetin zaman içinde değer kaybetmesi, bu bağlamda da yıpranmaya ve aşınmaya maruz kalması;

Amortisman ayırmanın en önemli koşullarından birisi de söz konusu iktisadi kıymetin yıpranmaya, aşınmaya ya da değerini kaybetme etkisi altında olmasıdır. Bu nedenle Vergi Usul Yasası'nın 314'üncü maddesi gereği "Boş arazi ve boş arsalar amortismana tabi değildir."

ü  İktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı aşması;

İktisadi kıymetin değeri her yıl yeniden belirlenen tutarın altında kalması halinde doğrudan giderleştirilebilinir. Söz konusu miktar 2010 yılı için 680 TL'dir.

Bu koşulun uygulanmasında iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz eden iktisadi kıymetler topluca dikkate alınmaktadır.

Vergi Usul Yasası'nın 315'inci maddesinde de "Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığı'nın tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır." Amir hükmü mevcuttur.

Maliye Bakanlığı tarafından yasal yetki kullanılarak ‘Faydalı ömür ve amortisman oranları' tespit edilmiş ve bu oranlar 333, 339, 365 ve 389 sıra numaralı Vergi Usul Yasası genel tebliğleri ile açıklamıştır.

Bu tebliğlerde sanat eserleri ile ilgili olarak faydalı ömür ve uygulanacak amortisman oranı konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için işletmede bir yıldan fazla kullanılabilmesi, yıpranmaya, aşınmaya ve kıymetten düşmeye maruz kalabilecek nitelikte olması gerektiğine göre tablo, heykel ve benzeri nitelikteki sanat eserleri zaman içinde kıymetten düşmediği gibi değer kazanmakta, müzayede mahallerinde satışa sunulabilmektedir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesi gereği olarak ‘ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler' safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.

Dolayısıyla bir harcamanın genel gider adı altında kayıtlara intikal ettirilebilmesi için söz konusu giderle iş arasında, güçlü bir illiyet bağının oluşması, giderin ise işin önemi ölçüsünde yapılmış olması gerekmektedir.

Bütün bu yasal veriler çerçevesinde vergi idaresince işletmeye alınan heykel, tablo ve benzeri sanat eserleri için ödenen bedeller üzerinden amortisman ayırım giderleri "gider olarak kabul edilmemektedir." 
Konu ile ilgili olarak Gelir idaresince GVK-40/15439 sayı ile İstanbul vergi Dairesi başkanlığınca da 2004 / 10089 sayı ile verilmiş iki ayrı özelgede de özetle;

“İşletmenin aktifine kayıtlı olup, şirket binasında bulunan showroom bölümlerinde tefriş ve düzenleme amacıyla müzayede yoluyla edinilen tablonun, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalması mümkün olmadığından, amortismana tâbi tutulmasına imkân bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, söz konusu tablolar için yapılan harcamalar, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış bir harcama niteliğinde olmadığından, bahse konu harcamaların ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. “ denilmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder