1 Nisan 2011 Cuma

İndirimli orana tabi mallar için yüklenilen KDV nin iadesi

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresince bu güne kadar yayımlanan ve dağınık bir şekilde olan KDV sirküleri ile tereddüde düşülen diğer konular dağınıklığı gidermek ve tek bir sirküde toplamak amacıyla yapılan çalışmalar hızlandırıldı. Tüm sirküleri içeren yeni bir sirkü taslağı hazırlandı.

Ayrıca KDV Kanunun 29 uncu maddesi gereğince indirimli orana ait mallar için yüklenilen KDV nin iadesi ile ilgili olarak da tereddütlü konular hakkında bugüne kadar verilen özelgeler ve tereddüde konu olan diğer hususlar yeni bir tebliğ ile derlenerek toparlanacak, bu konu da da yeni bir tebliğ taslağı hazırlandı.

KDV Kanunun 29 uncu maddesinin uygulamasına ilişkin hazırlanan genel tebliğ taslağında daha önce özelgeler bazında uygulamaya yön verilen ancak şimdi genel tebliğ haline getirilecek olan ve uygulamada en çok tereddüt edilen konular aşağıda özetlenmiştir.

·         İndirimli orana tabi işlemlerle doğrudan ilgisi bulunmayan giderler dolayısıyla yüklenilen vergiler iade hesabına dahil edilmeyecektir

Örneğin Ankastre ürünlerle birlikte veya möbleli olarak satılan 150 m² nin altındaki bir konut tesliminden kaynaklanan iade talebinde; buzdolabı, fırın, davlumbaz, bulaşık makinesi, mobilya, vestiyer, televizyon vb. eşyalar, konut sahibi kişilerce sökülüp taşınarak tekrar kurulup kullanılabilecek (eklenti) mahiyetinde olup, inşaat maliyetine dahil bulunmamaktadır.

Dolayısıyla söz konusu eşyaların teslimi için bu eşyaların tabi olduğu KDV oranı uygulanacak ve konut ile birlikte teslim edilen söz konusu eşyaların temininde yüklenilen KDV, genel esaslara göre indirim konusu yapılacak, ancak iade hesabına dahil edilmeyecektir.

Örnek 2: 150 m² nin altındaki bir konutun inşasına yönelik olarak yapılan harcamalar (arsa bedeli dahil), genel yönetim giderleri (akaryakıt, büro malzemeleri, reklam, komisyon, temizlik malzemeleri vb.) ve ATİK lerden işleme isabet eden paya ilişkin ödenen KDV, işlemin bünyesine giren vergiler kapsamında değerlendirilecektir.

150 m² nin altındaki konut teslimlerine yönelik iade taleplerinde, konutun yapımıyla ilgili harcamalar nedeniyle yüklenilen vergiler iade hesabına dahil edilebilecek, konutun yapımı için zorunlu olmayan harcamalar için yüklenilen vergiler iade hesabına dahil edilmeyecektir.

Dolayısıyla, bir arada bulunan konutların ortak kullanımına ait olan sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılamak üzere düzenlenmiş çocuk parkı, bahçe düzenlemesi, havuz, pergole, kamelya, çim ekimi, spor alanı, alışveriş merkezi gibi alanlara ilişkin konutun yapımı için olmayan harcamalar nedeniyle ödenen KDV iade hesabına dahil edilemeyecektir.

Ancak, arazinin yapısından dolayı yapılması zorunlu olan site içi çevre düzenlemeleri (istinat duvarı, perde duvarı, site çevre duvarları, site içi zemin sertleştirme işleri gibi) nedeniyle yüklenilen vergilerin iade hesabına dahil edilmesi mümkündür.

·         Stoklarda yer alan mallarla ilgili olarak yüklenilen vergilerin, gerçekleşen indirimli orana tabi işlemlere ilişkin iade hesabına dahil edilmesi mümkün değildir. Stoklarda yer alan mallar nedeniyle yüklenilen vergiler ancak, söz konusu malların satış işleminin gerçekleştirildiği vergilendirme dönemine ait iade hesabında dikkate alınabilecektir.

·         KDV Kanununun 29/2 inci maddesinde, “indirimli orana tabi teslim veya hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen KDV tutarlarının, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan kısmının iadesine imkân tanınmıştır. Bu nedenle, indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra yapılan giderler nedeniyle yüklenilen vergilerin, indirimli orana tabi işlemle ilgisi olsa dahi, iadesi mümkün bulunmamaktadır.

İndirimli orana tabi teslim veya hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra bu işlemlerle ilgili ortaya çıkan ciro primi, hasılat primi, faiz, fiyat farkı, vade farkı, kur farkı gibi nedenlerle yüklenilen vergilerin, “indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirim yoluyla telafi edilmesi” söz konusu olamayacağından, iade hesabına dahil edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, bu vergilerin genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılabileceği tabiidir.

·         İndirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği dönem içinde veya öncesinde bu işlemle ilgili olarak yapılan mal ve hizmet alımlarına ait fatura ve benzeri belgelerin, belge düzenleme süresi içerisinde olmakla birlikte indirimli orana tabi işlem gerçekleştikten sonra düzenlenmesi veya zamanında düzenlenen belgenin işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra temin edilmesi halinde, bu belgelerde yer alan KDV tutarları, işlemin gerçekleştiği vergilendirme dönemi iade hesabına düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle dahil edilebilecektir.

Bu durum, iade YMM Raporu ile talep edilmişse, söz konusu YMM Raporunda gerekçeleriyle birlikte açıklanacaktır. İade için YMM Raporu ibraz edilmemişse mükelleften yazılı bir izahat istenecek, izahatın yeterli görülmesi halinde bu tutarlar da genel esaslar çerçevesinde iade edilecektir.

Ancak, KDV Kanununun 29/3 üncü maddesine göre indirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceğinden, sonradan temin edilen belgelerde yer alan KDV tutarlarının iade hesabına dâhil edilmesinde de bu hususa dikkat edilecektir.

·         KDV Kanununun 35 inci maddesinde; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi kaydıyla, düzeltebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Bu düzeltme defter kayıtları ve beyanname üzerinde yapılacaktır. Dolayısıyla vergiye tabi işlemi gerçekleştiren mükellef, hesapladığı vergiyi, matrahta değişikliğin vuku bulduğu döneme ait e-beyannamenin “İndirimler” kulakçığı altındaki “103” kodlu “Satıştan İade Edilen, İşlemi Gerçekleşmeyen veya İşleminden Vazgeçilen Mal ve Hizmetler Nedeniyle İndirilmesi Gereken KDV” satırına yazmak suretiyle tekrar indirim hesaplarına alarak düzeltecektir.

Bu hüküm çerçevesinde, KDV Kanununun 29/2 inci maddesi kapsamında ortaya çıkan bir iade işlemi sonuçlandırıldıktan sonra, KDV iadesini ortaya çıkaran işlemden vazgeçilmesi veya satılan malların bir kısmının geri gelmesi durumunda, aşağıdaki şekilde hareket edilecektir.

a) Malların iade edildiği vergilendirme döneminde, iade edilen malla ilgili olarak yukarıda belirtildiği şekilde defter kaydı ve e-beyanname üzerinde gerekli düzeltmeyi yapan mükellefin vergi dairesine yazılı olarak müracaat edip, daha önce iadesini aldığı tutarı iade etmesi halinde, bu tutar, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın mükelleften geri alınacaktır.

b) Mükellefin malların iade edildiği dönemde düzeltme işlemini yapmaması halinde; indirimli orana tabi işlem nedeniyle iade edilen KDV, malların iade edildiği dönemden düzeltmenin yapıldığı veya bu durumun tespit edildiği döneme kadar gecikme faizi uygulanarak vergi ziyaı cezası ile birlikte mükelleften aranacaktır.

c) İade edilen malların, iadenin gerçekleştiği vergilendirme döneminde yeniden satışa konu edilmesi halinde, satış daha düşük fiyattan gerçekleşmişse (iade tutarı artacağından) mahsup işlemi yapılarak aradaki fark, iadeye konu edilebilecektir. Satış daha yüksek fiyattan gerçekleşmişse (iade tutarı azalacağından) mahsup işlemi yapılarak aradaki fark mükelleften tahsil edilecektir.

d) İade edilen malların daha sonraki bir vergilendirme döneminde satışa konu edilmesi halinde, daha önce iade edilen tutar (a) veya (b) bölümündeki açıklamalara göre mükelleften tahsil edilecektir. Mükellef yeni işlem nedeniyle genel esaslara göre iade talebinde bulunacaktır.

e) Malların indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yılı izleyen yıl içerisinde iade edilmesi durumunda, mükellefe iade edilen tutar, işlemin gerçekleştiği yıl içerisinde mahsuben iade alınıp alınmadığı hususu da göz önünde bulundurularak;

— izleyen yıl içerisinde bu Tebliğin (4) numaralı bölümüne göre iade talebinde bulunulmuş ancak henüz iade gerçekleşmemişse iadesi talep edilen tutardan düşülmek suretiyle tahsil edilecek,

— izleyen yıl içerisinde iade gerçekleşmiş ya da iade talebinde bulunulmamışsa (a) veya (b) bölümlerindeki açıklamalara göre hareket edilecektir.

f) İade edilen malların bir daha satışa konu olmayacak şekilde zayi olması halinde daha önce iade edilen tutar, (a) veya (b) bölümüne göre mükelleften tahsil edilecektir.

Diğer taraftan, KDV Kanununun 30/c maddesi uyarınca zayi olan mallar nedeniyle yüklenilen vergilen indirim konusu yapılması mümkün bulunmadığından, daha önce indirim hesaplarına alınan tutarlar indirim hesaplarından çıkarılacaktır.

Örneğin: Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan ilaçların ticaretini yapan mükellef (E), Ocak/2011 vergilendirme döneminde KDV hariç 200.000 TL tutarında indirimli orana tabi ilaç tesliminde bulunmuştur. Bu satış işlemine ilişkin olarak 16.000 TL KDV hesaplamıştır. Bu işlemle ilgili olarak mükellefin yüklendiği KDV tutarı 40.300 TL olup, işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirim yoluyla telafi edilemeyen 24.300 TL, 2011 yılı için Bakanlar Kurulunca belirlenen alt sınırı (14.300 TL) aştığından, mükellef 10.000 TL nin iadesini talep etmiş, iade talebi mükellefin kendisine ait vergi borçlarına mahsup edilmek suretiyle gerçekleştirilmiştir.

Söz konusu satışa konu malların 100.000 TL lik kısmı Nisan/2011 vergilendirme döneminde mükellefe iade edilmiştir.

— Malların bir kısmının iade edildiği Nisan 2011 vergilendirme döneminde, Ocak-Nisan 2011 arasındaki dönemlerde gerçekleşen diğer indirimli orana tabi işlemler de dikkate alınarak, mal iadeleri düşüldükten sonra iadeye hak kazanılan tutar hesaplanacak ve Bakanlar Kurulunca belirlenen sınırı aşılıp aşılmamasına göre gerekli düzeltme yapılacaktır. Buna göre, örneğimizde Ocak-Nisan 2011 arasındaki dönemlerde mükellefin başka indirimli orana tabi tesliminin olmadığını varsayalım. Bu durumda, 100.000 TL + 8.000 TL KDV mal iadesi düşüldükten sonra, indirimli orana tabi teslim tutarı 200.000 TL +16.000 TL KDV tutarından, 100.000 TL + 8.000 TL KDV tutarına düşecektir. İndirimli orana tabi teslimle ilgili olarak yüklenilen vergi de 40.300 TL den 20.150 TL ye düşecektir. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergi ise (20.150 – 8.000=) 12.150 TL ye düşecektir. Bu tutar da Bakanlar Kurulunca 2011 yılı için belirlenen 14.300 TL’nin altında kaldığından, Ocak 2011 döneminde iade alınan 10.000 TL nin tamamının Nisan 2011 döneminde düzeltilmesi ve gecikme faizi ve ceza uygulanmaksızın tahsili gerekecektir.

                Mükellef, Nisan 2011 vergilendirme döneminde iade edilen mallarla ilgili olarak bu dönemde önceden alınan tutarın iadesi için müracaat etmeyip, Haziran/2011 vergilendirme döneminde vergi dairesine müracaat etmişse ya da bu durum Haziran/2011 vergilendirme döneminde tespit edilmişse, Ocak vergilendirme döneminde mahsuben iade edilen tutar, Nisan ayından Haziran ayına kadar gecikme faizi uygulanarak vergi ziyaı cezasıyla birlikte mükelleften tahsil edilecektir.

— İade alınan mallar, Nisan/2011 vergilendirme döneminde 80.000 TL + 6.400 TL KDV ye satılmışsa, iade tutarı yeniden hesaplanacak, satış fiyatının Ocak 2011 dönemindeki satış fiyatından düşük olması nedeniyle, indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV, satış fiyatındaki azalma nispetinde azalacaktır. Buna göre 100.000 TL + 8.000 TL KDV tutarı 80.000 TL + 6.400 TL KDV ye düşeceğinden, iadeye hak kazanılan tutar (indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV) 1.600 TL artacaktır. Yapılan yeni hesaplama neticesinde, Ocak 2011 döneminde iade alınan 10.000 TL ye ek olarak, iadeye hak kazanılan 1.600 TL Nisan 2011 döneminde iadeye konu edilebilecektir.

— İade alınan malların Nisan 2011 vergilendirme döneminde 150.000 TL + 12.000 TL KDV ye satılması durumunda, indirim yoluyla telafi edilebilecek vergi Ocak 2011 deki satış fiyatıyla Nisan 2011 dönemindeki satış fiyatı arasında oluşan 50.000 TL olumlu fark nispetinde, (50.000 * %8=) 4.000 TL artacaktır. Ocak - Nisan 2011 arasında mükellefin başka indirimli orana tabi tesliminin olmadığını varsayarsak, toplamda hesaplanan vergi tutarı (250.000 *%8=) 20.000 TL ye yükselecek, indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV tutarı ise (40.300 – 20.000=) 20.300 TL ye düşecektir. Bu durumda iade alınabilecek tutar Bakanlar Kurulunca belirlenen alt sınır dikkate alındıktan sonra (20.300 – 14.300=) 6.000 TL ye düşecektir. Dolayısıyla, indirimli orana tabi teslim nedeniyle iadeye hak kazanılan tutar, indirim yoluyla telafi edilen tutar kadar azalacak ve (10.000 – 6.000=) 4.000 TL KDV tutarı Nisan 2011 döneminde faiz ve ceza uygulanmaksızın geri alınacaktır.

Nisan 2011 vergilendirme döneminde iade alınan ilaçların kullanım sürelerinin dolması nedeniyle tekrar satışa konu edilemeyerek zayi olması durumunda, Ocak-Nisan 2011 döneminde indirimli orana tabi başka bir tesliminin olmadığı varsayımıyla, iade hesaplaması tekrar yapılacak, indirimli orana tabi teslimin tutarı 100.000 TL + 8.000 TL KDV ye, bu teslime ilişkin yüklenilen verginin tutarı da 20.150 TL ye düşecek, dolayısıyla indirim yoluyla telafi edilemeyen vergi de (20.150 – 8.000=) 12.150 TL ye düşecektir. Bu tutar da Bakanlar Kurulunca belirlenen sınırın altında kaldığından, Ocak 2011 döneminde iade edilen 10.000 TL nin tamamı, Nisan 2011 döneminde gecikme faizi ve ceza uygulanmaksızın geri alınacaktır. 12.150 TL tutarındaki indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV ise kümülatif hesaplamada sonraki dönemlerde dikkate alınacaktır.

Ayrıca, kullanım süreleri dolduğundan zayi olan söz konusu mallar nedeniyle yüklenilen vergiler de KDV Kanununun 30/c maddesi uyarınca indirim hesaplarından çıkarılmak suretiyle düzeltilecektir.

·         KDV beyannamesinde indirimli orana tabi işlemlerin yanı sıra diğer işlemlerden doğan iade alacaklarının bulunması da mümkündür. Toplam iade alacağından öncelikle mükellefin ithalde alınanlar dışındaki kendi vergi borçlarına mahsup yapılacaktır. Bu mahsup işleminden sonra indirimli orana tabi işlemlere ait bir KDV alacağının kalması halinde kalan tutar, mükellefin isteğine bağlı olarak sigorta prim borçları ile diğer borçlarına mahsup edilecektir. İndirimli orana tabi işlemler dışındaki diğer iade hakkı doğuran işlemlerden doğan KDV alacaklarının mal ve hizmet alımlarına ilişkin borçlara mahsubu mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle mahsup dilekçesinde;
— iade alacağının, indirimli orana tabi işlemler dâhil, iade hakkı doğuran işlem türleri itibariyle tutarları,
— muaccel hale gelmiş kendi vergi borçlarının toplam tutarı, — bu borç tutarının, iade hakkı doğuran işlemlerden hangilerine ilişkin alacağa mahsup edileceği,
— bu mahsuptan sonra, indirimli orana tabi işlemlerden kalacak iade tutarı (A),
— varsa, indirimli orana tabi işlemlere ait olup geçmiş dönemlerde mahsup edilemeyen iade alacağı (B),
— (A + B) toplamından mal ve hizmet alımlarına ilişkin borçlara ve/veya sigorta prim borçlarına mahsubu talep edilen tutar,
                İndirimli orana tabi işlemlere ait iade alacağından bu dönemde mahsup edilemeyen ve gelecek döneme aktarılan iade tutarı,

Bir tablo halinde yer alacaktır.

İndirimli orana tabi mal ve hizmetlerin aynı zamanda tam istisna kapsamında teslim ve ifa edildiği durumlarda (ihraç kaydıyla teslimler dahil) yüklenilen vergilerden indirim yoluyla telafi edilemeyenlerin ilgili işleme ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde iade edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, indirimli orana tabi mal ve hizmetleri aynı dönemde hem vergiye tabi hem de tam istisna kapsamında teslim veya ifa eden mükelleflerin, bu işlemlerle ilgili yüklendikleri vergilerin, iadenin talep edildiği vergilendirme dönemine ait devreden vergi tutarını aşması halinde indirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan iade tutarı, işlemlerin toplam iade miktarı içindeki payı dikkate alınarak hesaplanacaktır.

·         İade alacağının ait olduğu aylık dönemde mahsuben iadesinin talep edilmesi ihtiyaridir. Bu sebeple, indirimli orana tabi işlemleri bulunan mükellefler hak kazandıkları iade miktarını cari yılın sonraki dönemlerinde mahsuba konu edebilecekleri gibi, bir sonraki yılda da (talep etmeleri şartıyla nakden veya mahsuben geri alabileceklerdir.

Ancak, ilgili yılın Ocak-Kasım arasındaki dönemlerde verilecek beyannamelerde iade hakkını kullanmayıp yüklendiği vergileri indirim konusu yapmayı tercih eden mükelleflerin, daha sonra düzeltme beyannameleri ile iade talebinde bulunmaları söz konusu değildir. Dolayısıyla, indirimli orana tabi işlemlerle ilgili KDV alacakları için süresinde iade talebinde bulunmayan mükellefler daha sonra düzeltme beyannamesi vererek iade talebinde bulunamayacaklardır.

İzleyen yılın Ocak-Kasım dönemlerinde usulüne uygun olarak iade talebinde bulunan mükelleflerin de talep edilen iade tutarını artırmak amacıyla, sonraki yıllarda bu dönemlere ilişkin düzeltme beyannamesi vermek suretiyle iade talebinde bulunmaları söz konusu değildir. Ancak, izleyen yıl içerisinde talep edilen iade tutarının, aynı yıl içerisinde düzeltme beyannamesi ile artırılması mümkün olup, artırılan kısmın iadesi münhasıran vergi inceleme raporuna göre yerine getirilecektir

·         İadesi talep edilen tutarlar, iadenin talep edildiği dönemde “devreden vergi” tutarından düşülecektir. İndirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yıl içerisinde mahsuben iadesi talep edilen tutarların da iadenin talep edildiği vergilendirme döneminde devreden vergi tutarından düşülmesi gerekmektedir. Bu şekilde devreden vergi tutarından çıkarılıp mahsuben iadesi talep edilen tutarlardan iadesi gerçekleşmeyen tutarlar, en erken izleyen vergilendirme dönemine; en geç izleyen yılın Ocak vergilendirme dönemine ait beyannamede, e-beyannamenin “İndirimler” kulakçığı altında bu amaçla ihdas edilen 106 No.lu “İndirimli Orana Tabi İşlemlerle İlgili Mahsuben İadesi Gerçekleşmeyen KDV” satırına yazılmak suretiyle yeniden devreden KDV tutarlarına dahil edilecek ve daha sonraki iade taleplerinin hesaplanmasında dikkate alınacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder