11 Şubat 2011 Cuma

Yurtdışındaki Şüpheli alacak


213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre mali kârın tespitinde şüpheli hale gelen alacaklar için değerleme günü itibariyle karşılık ayırma şartlarının bulunup bulunmadığına bakılarak, şartların bulunması halinde karşılık ayrılabilmektedir.

Şüpheli alacaklarla ilgili düzenleme 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 323 üncü maddesinde yapılmıştır. Söz konusu madde gereği;

"Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 

1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından Ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

Şüpheli alacaklar sayılır.

Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir."

Alacağın şüpheli hale gelmesi için iki şartın bir arada gerçekleşmesi gerekir. Bu iki şartın birlikte varlığı halinde, alacak şüpheli hale gelir ve alacaklar arasından çıkarılarak şüpheli alacak olarak kayıtlara intikal ettirilir.

Bu şartlardan birincisi; söz konusu alacağın ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması; ikincisi ise alacağın dava veya icra safhasında bulunması veya yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmiş olmasına rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olmasıdır.

Sadece bilanço esasına göre defter tutan ticari kazanç sahipleri (kurumlar dahil) şüpheli hale gelen alacakları için, şüpheli alacak karşılığı ayırabilirler.

İşletme hesabına göre defter tutan ticari kazanç sahipleri şüpheli hale gelen alacakları için karşılık ayıramazlar. Ayrıca, karşılık niteliğinde olabilecek şekilde diğer giderler arasında da gösteremezler.

Ayrılan şüpheli alacak karşılığının hangi alacağa ait olduğunun muhasebe kayıtlarında gösterilmesi gerekir.

Katma değer vergisinden kaynaklanan alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde yer alan şartların mevcut olması, alacağın ilgili dönem kayıtlarına intikal etmesi ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmesi halinde mümkündür.

Yurtdışından olan alacaklar için karşılık ayrılabilir

Şüpheli alacaklar karşılığı uygulamasında, alacağın yurtiçi veya yurtdışından olmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Uygulamayı düzenleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 323 üncü maddesinde yurtdışı alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılamayacağına dair herhangi bir kurala yer verilmemiştir.

İcra hukuku devletin cebri gücüne dayandığı ve il­gili ülkenin hakimiyet alanı ile sınırlı olduğu için yurt dışından olan alacaklara ilişkin Türkiye'de başlatılan icra takibine dayanarak şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir. Zira, henüz takibin başın­da bu takibin icrai sonuçlar doğurmayacağı açıktır. Dolayısıyla, yurt dışından olan alacak için ilgili ülke icra mevzuatı uyarınca icra takibine başlanılmadan, şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılamaz.
 
Bunun yanında yurt dışından olan alacakların dava yoluyla takibinde, yurt dışında bulunan borçlu ile mü­kellef arasında sözleşmeyle bir hukuk seçimi yapılmış ise, dava ilgili hukuk sistemi içerisinde takip edilme­den alacağın dava safhasında olduğunu kabul etmek mümkün olmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder