25 Mayıs 2012 Cuma

İnternetten satış


Günümüzde İnternet üzerinden yapılan satış ve pazarlama faaliyetleri yaygın hale gelmiştir. Dolayısıyla bu faaliyete bulunanların vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ile bu faaliyetlerin esnaf muaflığı kapsamında olup olmadığı da tartışma konusu olmuştur.

Gelir idaresi başkanlığınca verilen 20.03.2006 tarih ve B.07.1.GİB.0.44/4402-302/019262 sayılı özelge ile bu konuya açıklık getirmektedir. 

Söz konusu özelge de;

213 sayılı VUK nun 156 ıncı maddesinde işyerinin tanımının yapıldığı, bu tanımdan da anlaşılacağı üzere elektronik ortamda yapılan bu tür faaliyetler için iletişim amacıyla kullanılan yerin işyeri olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Diğer yandan, 2002/3 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinde, iştigal konusu itibariyle bir işyeri olmaksızın faaliyetini yürütebilen mükelleflerin ikametgah adreslerinin işyeri olarak kabulü suretiyle mükellefiyet kayıtlarının yapılmasının mümkün olduğu, ancak mükelleflerin yaptıkları faaliyet türleri için mutlaka faaliyetin icra edileceği yerin şart olduğunun vergi dairelerince tespit edilmesi halinde, bunların mükellefiyet kayıtlarının işyeri adresi olmaksızın yapılmasına imkan bulunmadığı hususları açıklanmıştır.

Buna göre, internet üzerinden yapılan satış ve pazarlama faaliyeti ile ilgili olarak söz konusu internet sitelerini işletenlerin herhangi bir istisna ve muafiyetten faydalanamayacağı dolayısıyla genel hükümler çerçevesinde mükellefiyet kayıtlarının yapılması gerektiği belirtilmiştir.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

6111 sayılı Kanuna göre stok artırımında bulunan şirketin kayıtlarında pasif hesaplarda yer alan tutarı şirketin sermayesine ilave edilip edilmeyeceği.


Uygulamada sıkça sorulan konulardan biri de 6111 sayılı Kanun hükümlerine göre stok artırımında bulunan şirketin kayıtlarında pasif hesaplarda yer alan tutarı şirketin sermayesine ilave edilip edilmeyeceğidir.

Gelir İdaresince verilen 30.04.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.2011.ÖZ.83-265 sayılı özelgede bu konuya tekrar açıklık getirilmiştir.

Söz konusu özelge gereği;

6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun "İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, techizat ve demirbaşlar" başlıklı 10 uncu maddesinde;

 "(1) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dâhil), işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bildirime dâhil edilen kıymetler için amortisman ayrılmaz.

(2) Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, birinci fıkra hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
            ..."
hükmüne yer verilmiştir.

Bununla beraber, 1 seri no.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 sayılı Kanun Genel Tebliğinin "VII. Stok Beyanlarına İlişkin Hükümler" ana başlığının "7- Beyan Edilen Kıymetlerin Kayıtlara İntikali" alt başlığında konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine istinaden stok artışı beyanında bulunup karşılık hesabına kaydedilen tutarlar sermayenin unsuru sayıldığından, söz konusu tutarların şirket sermayesine ilave edilmesi mümkün bulunmaktadır.
           


18 Mayıs 2012 Cuma

Kooperatifin emtia, bina veya arsasını hisseleri oranında ortaklarına devir etmesi


Zaman zaman kooperatifler üye sayınızın azalması, ortak menfaat ve çıkarların kaybolması veya çıkan diğer sorunlar nedeniyle tasfiyeye gitmektedir. Tasfiye aşamasında ise kooperatifin aktifinde bulunan emtia, arsa veya binaların tasfiye nedeniyle ortaklarına hisseleri oranında devretmesi gündeme gelmektedir. 

Bu durumu gelir idaresi Başkanlığının 29.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 4-2145 sayılı özelgesi doğrultusunda vergi kanunları açısından irdelediğimizde;

1- Kurumlar vergisi açısından;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmıştır. 

Ancak, aynı kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, 

·         Ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,

·         Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,

·         Yedek  akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve

·         Sadece ortaklar ile iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) 

dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara fiilen uyulması halinde kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır.   Ayrıca bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatiflerin, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacakları belirtilmiştir.

Öte yandan; 1 seri nolu Kurumlar vergisi genel tebliğinin Sadece ortaklarla iş görülmesi" başlıklı bölümünde ise "Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi  için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir. Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatiflerinin tasfiyeye tabi tutularak sahibi olduğu emtia, arsa veya binayı üyelerine hisseleri oranında devretmesi, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemlerin ortak dışı işlem sayılması nedeniyle, muafiyet şartının ihlali anlamına gelmektedir. Kooperatiflerin bu şartı ihlal ettiği tarihten itibaren de kurumlar vergisi mükellefiyetlerinin tesis edilerek kurumlar vergisine tabi  tutulmaları gerekmektedir.

2- Gelir vergisi açısından,

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış olup, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, Kooperatiflerin ortaklarından topladığı aidatların iade edilen tutarları üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmayacaktır. Ancak, kooperatifin sahip olduğu emtia, arsa veya binayı ortaklara hisseleri oranında devretmesi halinde, dağıtımı yapılacak emtia, arsa veya binanın emsal bedeli ile ortaklardan toplanan aidatlar arasındaki olumlu fark üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6-b-i) bendine göre %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

3- KDV açısından

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1 maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim  ve hizmetlerin, vergiye tabi olduğu,

17/4-r maddesinde ise; kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin istisna olduğu,

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamında yer almadığı, İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, kooperatiflerce üyelere devredilen emtialar ve binalar için emsal bedelleri üzerinden KDV hesaplanacak, arsalar ise en az iki tam yıl  süreyle kooperatifin aktifinde bulunmuş olması kaydıyla KDV'den istisna olacaktır.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Yap işlet devret modelinde KDV istisnası

Gelir idaresi Başkanlığınca yayımlanan 118 seri nolu KDV genel tebliği ile 3996 sayılı Kanuna Göre Yap-İşlet-Devret veya 3359 sayılı Kanuna Göre Kiralama Karşılığı Yaptırılan Projelerde KDV İstisnası Uygulaması ile ilgili açıklamalar yapılmıştır. Söz konusu genel tebliğ aşağıda özetlenmiştir.

1. İstisnanın Kapsamı

1.1.    İstisnadan Yararlanacak Projeler

İstisnadan;

·         3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna göre yap-işlet-devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilecek projeler,

·         3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 7 inci maddesine göre Yüksek Planlama Kurulu tarafından kiralama karşılığı yaptırılmasına karar verilen sağlık tesislerine ilişkin projeler,

·         Yukarıdaki projelerden 4/4/2012 tarihinden önce ihale veya görevlendirme ilanı yayımlanmış ancak teklif alınmamış projeler,

·         Bu projelerden 31/12/2023 tarihine kadar ihale veya görevlendirme ilanı yayımlanacak olanlar,

yararlanır.

1.2.     İstisna Kapsamına Giren İşlemler

Yukarıda sayılan projelere ilişkin olarak;

·         Bu projeler kapsamındaki işlerin ihale edilmesi,

·         Görevlendirilen veya projeyi üstlenenlere yatırım döneminde yapılacak teslim ve hizmetler,

KDV’den istisna tutulacaktır.

Yatırım dönemi, söz konusu projelere ilişkin olarak ilgili idare ile yapılan sözleşmelere göre belirlenir. Yatırım dönemi süresinde (sürenin uzatılması ya da kısaltılması şeklinde) ortaya çıkacak değişikler, ilgili idare tarafından doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilir.

1.3.          İstisna Kapsamına Giren Mal ve Hizmetler

İstisna; yukarıda (1.1.) ayrımında belirtilen projeleri üstlenen ana yüklenicilere, doğrudan bu projelere yönelik olarak yapılacak teslim ve hizmetler ile ithalat işlemlerine uygulanır.

Ancak, doğrudan proje ile ilgili olmayan mobilya, mefruşat ve benzeri demirbaşlar ile binek otomobili, insan taşımaya mahsus otobüs, minibüs ve benzeri araç alımları istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir. İstisna kapsamında değerlendirilmeyecek olan bu alımların yedek parça, yakıt, tadil, bakım ve onarım masrafları ile idari hizmet birimlerinin tadil, bakım, onarım, ısıtma, aydınlatma giderleri, her türlü büro malzemesi, kırtasiye, yiyecek, giyecek gibi alımlar ve temizlik hizmetlerinde de istisna uygulanmayacaktır. 

2.         İstisnanın Uygulanması

Yukarıda (1.1.) ayrımında sayılan projelerden birisini üstlenen ana yüklenici mükellefler, söz konusu projeler kapsamında (projeyle ilgili bilgilere de yer vermek kaydıyla) kendilerine yapılacak teslim ve hizmetlere istisna uygulanması talebiyle doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığına bir yazı ile müracaat ederler. Gelir İdaresi Başkanlığı istisna talebinde bulunan mükellef ve projenin istisna kapsamına giren projelerden olup olmadığına, talepte bulunan mükellefin bu projenin ana yüklenicisi konumunda bulunup bulunmadığına, yatırım döneminin sona erdiği tarih ve benzeri hususlara yönelik olarak projeyi ihale eden ilgili idareden bir yazı ile bilgi ister. 

Projeyi ihale eden ilgili idarenin olumlu yazısına istinaden durum mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi başkanlığı (VDB)/defterdarlığa bildirilir, ilgili VDB veya defterdarlık 118 seri nolu KDV Genel Tebliğ ekinde yer alan (Ek:1) yazıyı düzenleyerek mükellefe verir.

İstisnadan yararlanmak isteyen mükellefler, istisna kapsamında yapacakları mal ve hizmet alımlarında, bu yazının imza ve kaşe tatbik edilmiş bir suretini satıcıya vermek; ithalat işlemlerinde ise ilgili gümrük idaresine ibraz etmek suretiyle istisna kapsamında işlem yapılmasını talep ederler.

Satıcılar yaptıkları teslim ve hizmet ifalarına ilişkin faturada, yukarıda (1.1.) ayrımındaki açıklamaları da göz önünde bulundurmak suretiyle KDV hesaplamazlar. 

İstisna tek safhada uygulanacak olup, projeyi üstlenen mükellefe mal teslimi ve hizmet ifasında bulunan mükelleflerin istisna kapsamında yaptıkları teslim ve hizmetlere yönelik alımlarında KDV istisnası uygulanması söz konusu değildir.

Satıcılar, alıcı tarafından bir nüshası kendilerine verilen istisna yazısını 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümleri gereğince saklamak zorundadırlar.

Ayrıca, ana yüklenici firmanın istisnadan yararlanma şartlarını kaybetmesi halinde bu durum projeyi ihale eden ilgili idare tarafından istisnadan yararlanma şartlarının kaybedildiği tarihe de yer verilmek suretiyle Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilir.

3.       İade Uygulaması

Projeyi üstlenen firmalara mal teslimi ve hizmet ifasında bulunan mükellefler, istisna kapsamında yapmış oldukları teslim ve hizmetleri ait oldukları dönemler itibariyle KDV beyannamesinin “Tam İstisna Kapsamındaki İşlemler” tablosunun 318 kod numaralı “3996 sayılı Kanuna göre Yap-İşlet-Devret veya 3359 sayılı Kanuna göre Kiralama Karşılığı Yaptırılan Projelere İlişkin Teslim ve Hizmetler” başlıklı satırında beyan ederler. İstisna kapsamında yapılan teslim ve hizmetlere ait yüklenilen KDV’nin indirim yoluyla telafi edilemeyen kısmı, 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin mal ihracından doğan KDV iadesindeki esaslar çerçevesinde mükelleflerin talebi doğrultusunda nakden veya mahsuben iade edilir.

İade talebi bir dilekçe ile yapılır.

Dilekçeye; 

·         118 seri nolu KDV genel Tebliğ ekinde yer alan (Ek:1) yazının alıcı mükellef tarafından imza ve kaşe tatbik edilmek suretiyle onaylanmış bir örneği,

·         Yüklenilen KDV listesi ve tablosu,

·         İşlemin gerçekleştiği döneme ait indirilecek KDV listesi,

·         İstisna kapsamında düzenlenen satış faturalarının listesi,

eklenir.

4.       Teklifleri Alınmış ya da İhalesi veya Görevlendirmesi Yapılmış İşlerde İstisna Uygulaması

KDV Kanununun geçici 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce teklifleri alınmış ya da ihalesi veya görevlendirmesi yapılmış işlerde; görevli şirketin veya yüklenicinin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunması halinde bu maddenin yürürlük tarihinden sonra birinci fıkra kapsamındaki mal teslimleri ve hizmet ifaları da katma değer vergisinden müstesna tutulur. Şu kadar ki, bu istisnanın uygulanabilmesi için görevli şirketin veya yüklenicinin proje nedeniyle yatırım döneminde yükleneceği katma değer vergisi tutarının, indirim yoluyla telafi edilebileceği tarihe kadar, projenin ana kredi finansman koşullarına göre oluşacak finansman maliyeti tutarı veya buna isabet eden sürenin, ilgisine göre; işletme süresi öngörülen projelerde işletme süresinden, kira öngörülen projelerde kira tutarından veya kira süresinden indirileceği hususunun bu şirketler tarafından, içeriği idarece belirlenecek taahhütname ile taahhüt edilmesi ve bu taahhüdün idarece kabul edilmesi gerekir. İndirimler, ilgili projelere ait sözleşmelerde öngörülen esaslar dikkate alınarak yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, maddenin yürürlüğe girdiği 4/4/2012 tarihinden önce teklifleri alınmış ya da ihalesi veya görevlendirmesi yapılmış işlerde de bu madde kapsamında istisna uygulanabilecektir.

İstisnadan faydalanmak isteyen mükellefler geçici 29 uncu maddenin yürürlüğe girdiği 4/4/2012 tarihinden itibaren üç ay içinde, işi taahhüt ettikleri ilgili idareye doğrudan müracaat ederler. Projeyi ihale eden idare, projenin KDV Kanununun geçici 29 uncu maddesinde sayılan projelerden olduğunu, talepte bulunan mükellefin bu projenin ana yüklenicisi konumunda bulunduğunu, görevli şirketin veya yüklenicinin proje nedeniyle yatırım döneminde yükleneceği KDV tutarının indirim yoluyla telafi edilebileceği tarihe kadar, projenin ana kredi finansman koşullarına göre oluşacak finansman maliyeti tutarı veya buna isabet eden sürenin, ilgisine göre; işletme süresi öngörülen projelerde işletme süresinden, kira öngörülen projelerde kira tutarından veya kira süresinden indirilmesini taahhüt ettiğini ve bu taahhüdün idarelerince kabul edildiğini, dolayısıyla firmanın söz konusu istisnadan yararlandırılmasında herhangi bir sakınca bulunmadığını bir yazı ile Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.

Projeyi ihale eden idarenin olumlu yazısına istinaden mükellefin istisnadan yararlanma talebiyle ilgili olarak yukarıda (2.) ayrımında belirtildiği şekilde hareket edilir.

5.       Sorumluluk Uygulaması

İstisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin istisna yazısının imza ve kaşe tatbik edilmiş bir suretini mal teslimi ve hizmet ifasında bulunan satıcıya vermeleri gerekmektedir. Bu yazı olmadan istisna uygulanması halinde, ziyaa uğratılan vergi, ceza, zam ve faizlerden teslim veya hizmeti yapan mükellefler ile birlikte teslim veya hizmet yapılan alıcı da müteselsilen sorumlu olacaktır.

Kendisine teslim veya hizmetin istisna kapsamına girdiğini gösteren belge verilen satıcı mükellefler, başka bir şart aramaksızın istisna kapsamında işlem yapacaktır. Daha sonra işlemin, istisna için ilgili düzenlemelerde belirtilen şartları baştan taşımadığı ya da şartların daha sonra ihlal edildiğinin tespiti halinde, ziyaa uğratılan vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar, kendisine istisna kapsamında teslim veya hizmet yapılan alıcıdan aranacaktır.